Cevdet BAĞCA...
1965 IĞDIR DOĞUMLU , 9 yıllık öğretmen ve İzmir'e gelmeden önce 5 yıl Hakkâri'de görev yapmış; izlenimlerini anlatıyor: "İzmir'e geldiğimde çalıştığım semtte bir Hakkâri daha gördüm, bir Kars daha gördüm. İzmir'de böyle bir sorun var. İzmir'in kenar semtleri, örneğin Kadifekale bir Mardin... Mardin'den çok daha geri bir Mardin... Gültepe semti Kars'tan çok daha geri, daha ilkel koşullarda insanların yaşadığı bir yer. Ve devletin eğitim politikasındaki çifte standart burada kendini çok net gösteriyor. Deneyimsiz, formasyon almamış arkadaşlar buralarda görevlendiriliyor ve geçici sürelerle görevlendiriliyorlar. Bu semtlerdeki çocukların hemen hemen tümü şiddete maruz kalıyorlar. Bu semtlerde velilerin okulla ilişkisi sadece ekonomik. Size çarpıcı bir örnek vereyim, ben ilk kez burada tanık oldum. Şehirde kutlaması yapılacak Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın giderleri kenar mahallelerdeki çocuklardan karşılanıyor. Çok ilginçtir, o çocukların hiçbiri bu törenlere çağrılmıyor. O çocukların hiçbiri bu törenlerde kendini ifade edemiyorlar, o coşkuyu yaşamıyorlar. Cevdet Öğretmen, söz "geçim" konusuna gelince feryat ediyor: "Biz açız!.. Öğretmenler aç!.. Çok sık yapılan bir yanlış var; öğretmenlerin 60 milyon lira aldığı söyleniyor. Ben 9 yıllık öğretmenim 48 milyon alıyorum. Bir de öğretmenlerin eğitimiyle ilgili durum var. Öğretmenin birikim kazanması okumayla olur, ama kitapların yanına yöresine yaklaşamıyor
Hele bizim işkolumuzla ilgili kaynaklara ulaşmanın mümkünatı yok. Böyle bir ortamda yaşıyoruz ve açız. Bunu üstüne basa basa söylüyorum, açız!.. Tamam, politika yapmalıyız, politik taleplerimiz bizim açlığımızı giderecek, onu da biliyorum, ama biz açız!.. Cevdet Bağca'nın eşi de öğretmen, iki çocukları var, biri kreşte, diğeri okula gidiyor. Çift maaşla da geçinemeyen Cevdet öğretmen yaz tatilinde tuğla fabrikasında çalışıyor. "Ne yapıyorsunuz orada?" "Her işi yaparım. Zaten tuğla fabrikasındaki işler çok teknik işler değildir, daha çok insanın bedeniyle çalıştığı işlerdir. Tuğla fabrikasında benim gibi çalışan çok arkadaşım var." Albüme neden Simurg adını verdiğini şu sözlerle açıklıyor Cevdet Bağca: "Simurg yola çıkmanın cesaretini, zorluklara karşı sabrı, inancı, aşkı, yol arkadaşlarına olan güveni, özgürleştirmenin yolunu tanımlayan bir masaldır. Albümde, bu ülkede var olan birçok şeyi işledik. Ama önceliğimiz göçtü son olarak bu notu da sizlere ileteyim
CEVDET BAĞCA TÜRKİYEDE İLK SÜRGÜN EDİLEN ÖĞRETMENDİR